KAYITDIŞINI ÖNLEMEK İÇİN GEREKLİ ADIMLAR ATILMALIDIR...
Kasım ayı içerisinde Devlet istatistik Enstitüsü 2002 yılı “Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı” sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar gerçekten de ürkütücüydü. Ama, ürkütücü olan bu rakamlar üzerinde ne kamuoyu ne de hükümet yetkilileri fazla durmadılar.
Türkiyede her hükümet göreve gelirken kayıtdışı ile kararlılık mücadele edeceğini söyledi. Ancak hiçbir hükümet bunda başarılı olmadı. Kayıtdışı ile mücadele sürekli ertelendi, ertelendikçe büyüdü ve bugünkü boyutlara ulaştı. Yapılan denetimlerde, denetlenenler hep kayıtlı mükellefler oldu.
DİEnin yaptığı çalışma yıllardan beri üzerinde konuşulan ama, bir türlü kesin rakamlarla ifade edilemeyen “kayıtdışı ekonomiyle” ilgili yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biriydi. Bütün işyerleri büyük–küçük, uzak-yakın denilmeden ve tek tek sayılmıştı. Kısaca, Türkiyedeki bütün işyerleri baştan başa sayılmıştı. Böylesine kapsamlı bir çalışma gerçekleştiren DİEni kutlamak gerekir.
Bu çalışma sonunda DİE, vergi kaydı olmayan fakat faaliyette 100 bin işyeri olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, bu işyerlerinde çalışan yaklaşık 500 bin kişinin de kayıtdışı çalıştığı tahmin ediliyor. Bu konuda çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan araştırma sonuçları da oldukça ilginç. DPT'nin yaptığı araştırma kayıtdışının büyüklüğünün, kayıtlı ekonominin yüzde 66'sına ulaştığını, TOBB'un araştırmasında Türkiye'de 200 milyar dolar resmi kazanç, 150 milyar dolar kayıtdışı kazancın olduğu, TİSKin araştırması ise, ekonomide yaratılan her 100 milyon liranın 40 milyon lirasının kayıtdışı olduğunu ortaya koyuyor…
Kayıtdışı ekonominin resmi GSMH'ya oranı gelişmiş ülkeler ortalaması yüzde 15, gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 30. Türkiye ise yüzde 66. Bu rakamlar kayıtdışının Türkiye ekonomisi için ne kadar büyük bir sorun olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Peki neden Türkiyede kayıtdışı ekonomi bu kadar büyük boyutlarda ? Neden kontrol altına alınamıyor? Neden bugüne kadar sorunu çözecek kalıcı adımlar atılamadı?... Bu tür soruları daha da artırmak mümkündür
Kayıtdışının bu kadar büyük olmasının hiç kuşkusuz birçok nedeni vardır. Kayıtlı işletmeler üzerindeki ağır yükümlülükler bu nedenlerin başında gelmektedir. Verginin tabana yayılamaması sonucu, bütün yük kayıtlı mükellef üzerine yüklenmektedir. Mükellefler her yıl katlanarak ve çeşitlenerek artan vergiler altında ezilmektedirler.
İstihdama ilişkin teşviklerin yetersiz olması ve SSK Prim oranlarının yüksekliği de önemli nedenler arasındadır. Her geçen gün artan işsizlik ve ağırlaşan yaşam koşulları işverenlerimizi ve çalışanlarımızı her türlü koşulda çalışmaya mecbur etmiştir. İşveren yüksek maliyetleri karşılamakta güçlük çekerken, çalışan da işsizliğin her gün arttığı bir ortamda yeter ki bir iş olsun diyerek her türlü koşulda çalışmayı almaktadır. Aksi halde, ne kadar zorda kalacağını iyi bilmektedir. Net 226 milyon gibi dünya ortalamasının çok altında bir ücretle çalışan Türk işçisi, geçim sıkıntısı nedeni ile sigortalı çalışmak yerine, birkaç milyon fazlaya sigortasız çalışmayı tercih etmektedir.
Yıllarca, girişimcilere potansiyel suçlu gibi bakılmış ve birçok mükellef devletle mahkemelik olmuştur. Ancak davaların büyük çoğunluğu mükellefler lehine sonuçlanmıştır.
Bugüne kadar enflasyon muhasebesine geçilememesi kayıtdışını adeta teşvik etmiştir.
İşte bütün bunlar bir araya geldiğinde kayıtdışı da kendiliğinden büyüyor.