Irak krizi tüm dünyanın olduğu gibi, Türkiyenin de en önemli ve öncelikli çözüm bekleyen konusudur. Çünkü, Irak savaşı sonuçlanmadan başka konulara odaklanmak oldukça zor görünüyor.
Dünyanın büyük bir çoğunluğu savaşa karşı olmasına rağmen, savaş başlamış durumda. Ama geride kalan en iyi şey ise; insanlığın barışı bu kadar sahiplenmiş olmasıdır. Barış girişimleri bu defa savaşı önleyemedi, ancak bundan sonra olabilecek olaylara da dünya kamu oyunun seyirci kalmayacağı gerçeğini gözler önüne serdi.
Irak; körfez krizinden sonra, gerek rejim biçimiyle, gerekse silahlanmasıyla her zaman dünya gündeminde bir sorun olarak yerini aldı. Ancak, bu sorunların savaşla çözüleceğini savunmak da ayrı bir sorun. Çünkü, savaş hangi sorunu çözebildi ki bu soruna da kalıcı bir çözüm getirebilsin? Bu tür bir yaklaşım, kolaycı ve içerisinde bir takım çıkar hesapları olan bir yaklaşımdır.
Uzun yılların ve yoğun çabaların sonucu ortaya çıkan silahsızlanma ve dünyadaki kutupların ortadan kalkması, insanlık adına son derece olumlu gelişmeler olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştı. Ancak, yeni başlayan ve sonucunu tahmin edilemeyen bu savaş, insanlık adına kaygı verici.
Hiç kuşkusuz, bu savaştan bütün dünya olumsuz etkilenecek. Ama, bu etkinin yansıması bazı ülkelerde çok daha fazla olacak. Şuan, savaştan en çok Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri etkileniyor, ancak savaş sonrası nasıl bir görüntü ortaya çıkacak bunu şimdiden tahmin etmek oldukça güç.
Türkiyeye, Körfez krizinin etkileri kesintisiz biçimde yaşarken yeni bir savaş daha başladı. Körfez Krizinde, Türkiye dış ticaret alanında kaybettiklerinin yanı sıra, turizm sektöründe, ulaştırmada, ham petrol taşımacılığı gibi sektörlerde de büyük ölçekli kayıplara uğradı. Körfez krizinde; 100 milyar dolar ekonomik kayba uğrayan Türkiyenin, bu savaşla birlikte kayıplarının 150 milyar dolar seviyelerinde olacağı uzmanlarca tahmin ediliyor.
Körfez Savaşından Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri oldukça büyük zararlar gördü. Doğu ve Güneydoğu, büyük zararlara uğrayan Türkiyenin, en çok zarar gören bölgeleri oldu. Başta Gaziantep olmak üzere, bütün güney illerimiz olumsuz etkilendi. Iraka uygulanan ambargo nedeniyle Ortadoğu ihracatında büyük daralmalar yaşandı. Birçok insanımız işini ve aşını kaybetti. Ama bu gelişmeler bizleri yıldırmadı, her türlü olumsuzluğa rağmen yine üretmeye devam ettik. İnsanlarımız ürettiğini satabilmek için, kaybolan Ortadoğu pazarının yerine yeni pazarlar buldu. Bugün; bölgemiz, savaşa karşı kendi önlemlerini almaya çalışıyor.
Savaş başladı, bizler de savaşın olumsuz etkilerini maddi ve manevi olarak yaşıyoruz. Özellikle, gıda sektörü başta olmak üzere diğer sektörlerin Ortadoğu ihracatında ciddi daralmalar görülmekte. İnsanlar acil ihtiyaçlarını bile ertelemiş durumda. Şuan, üretici de alıcı da beklemede.
Bunlar olayın maddi boyuttaki kayıplarıdır. Peki ya işin maddi yanını, bir an için unutsak bile, acaba insanlığın bu savaştan kaybı ne olacak? Bunu tartışmaya bile gerek yok. Her savaşta olduğu gibi, yine binlerce sivil, binlerce masum insan ölecek.
Barış girişimleri için büyük çaba harcayan Türkiye, bu kadar önemli ve geleceğini yakından ilgilendiren bir konuda tavrını ortaya koymakta gecikti. Uzun süren belirsizlik piyasaları çok olumsuz etkiledi.
“Hava Sahasının Açılması ve Yurt Dışına Asker Göndermeyi” içeren tezkerenin onaylanması ise ne halkımızı ne de ABDyi memnun etti. Dileğimiz bu savaşın kısa sürmesidir. Aksi halde, savaş öncesi yaşanan belirsizlik gibi savaş sonrası da bir belirsizlik yaşanabilir. Bu durumda ekonomik anlamda büyük kayıplar demektir.