Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi, emeklilerimiz aylardır, yıllardır intibak masallarıyla oyalandı. Başbakanın grupta açıklayacağını duyurduğu emekli maaş zamları ise dağın fare doğurmasından başka bir şey değildi. Yüzde 60ı bir kilo et alamayan, bir saatlik emekli maaşıyla dört tane simit alabilen emeklilerimize ek iş yapmaktan başka çare kalmamaktadır. Ticaretle uğraşan emeklilerimiz, küresel mali krizin yıkıcı etkileriyle prim borçlarını ödeyemez duruma gelmişlerdir. Bu kanun teklifiyle, AKP İktidarının emeklilere ve küresel krize karşı sergilediği vurdumduymaz politikaları neticesinde primlerini ödeyemez duruma gelmiş ve borç altına girmiş emeklilerimizin borç faizlerinin silinmesi ve bu borcun ana para kısmının on iki ay taksitlendirilmesi öngörülmektedir. Umarım, bu kanun teklifini de sırf muhalefet teklifi diye bakarak reddetmez, emeklilerimizin içler acısı durumunu göz önüne alarak, vicdanlarınızı dinleyerek kabul edersiniz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği ve yakından takip ettiği gibi, AKPnin zulmüyle inleyen tek kesim emeklilerimiz değildir. AKP, emeklilerimizi açlıkla, yoksullukla kendi hizasına çekmeye çalışıyor; gençlerimizi, öğrencilerimizi ise biber gazı ve coplarla çekmeye çalışıyor. Eleştiriye olan tahammülsüzlüklerini her zaman biliyorduk, şahit oluyorduk, yalnız, yönetim değişti, uygulama yöntemleri değişti; özgürlük, güç kullanılarak engellendi. Önceden ne oluyordu? Cumhurbaşkanı, Başbakan, üniversitelerin eğitim yıllarının açılışlarında öğrencilere eğitimle ilgili konuşmalar yapıyorlardı; bu yapılırken, protestoyu engellemek için, sadece ve sadece TC kimlik numaraları tespit edilmiş öğrenciler salona alınarak konuşmalar yapılıyordu. Şimdi, biliyorsunuz, Anayasa değişikliği paketi sonrası sizin tabirinizle ileri demokrasiye geçtik yani zulmü de ileri hâle getirdik, ileri demokrasiye geçtik. Başbakanı protesto eden öğrencilere hapis cezası, para cezası verilmeye başladı. Öğrencilere karşı uygulanan bu şiddetin, tahammülsüzlüğün nereye kadar gideceğini çok merak ediyoruz. Bu kadar tahammülsüzlüğün, bu kadar zalim olmanın bir tek açıklaması var; suçluluk psikolojisi. Ancak hepimizin de bildiği gibi güneş balçıkla sıvanmıyor. Her zaman halkı perişan edecek uygulamalara imza atıp “Kimse beni eleştirmesin” diyemezsiniz.
Şimdi, bulundukları her platformda gerek Başbakan, gerek diğer AKP sözcüleri süslü laflar edip gençlerimizin önemine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bakınız Başbakan ne diyor: “Unutmamalıyız ki ancak gençlerine güvenen, gençlerini en iyi şekilde yetiştiren milletler gelecekte var olabilirler.” Ben şimdi buradan soruyorum Başbakana, sizlere de soruyorum değerli arkadaşlar: Gençlerimize bu şekilde mi bakacağız? Şu manzarayı hep beraber izleyelim.
Bu utanç duyulacak tavrı bu şekilde karşılamak ancak bu yapıya yakışıyor değerli arkadaşlar.
Bu ne yapmış, bu? Bu genç kızımız, bu üniversite öğrencisi ne yapmış? Ne yapmış bu genç kızımız da bu hâle getirilmiş? Ne yapmış? Mayınlı arazileri İsraillilere peşkeş çekmeye mi hazırlanmış bu genç kızımız? Bu genç kızımız Telekom'u dört yıllık kârı karşılığında birilerine peşkeş mi çekmiş? Bu genç kızımız gemiyle yolda mısır işal ederken fonları mı değiştirmiş? Bu genç kızımız Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinin huzurunda Meclis Başkanına dönerek talimat mı vermiş? Meclis Başkanını mı azarlamış bu genç kızımız değerli arkadaşlar?
Yani vicdanı olan, insan gibi değerlendiren, insan gibi düşünen herkes bu manzara karşısında rahatsızlık duyar. Bu genç kız yarın mezun olacak. Bu genç kız ya tıbbiyeli olacak ya hukukçu olacak. Bir şekilde, bu genç kızımızla, bu şekilde zulüm gören genç kızımızla bir yerlerde karşılaşacağız değerli arkadaşlar.
Bütün AKP muhalifleri nazarınızda suçlu. Bütün AKP muhalifleri nazarınızda haksız. Stalin ve Hitler döneminde, bu tür muhalifler akıl hastanelerine kapatılıyordu, psikiyatrik tedaviye tabi tutuluyordu, sizler de bunu yapmaya mı teşebbüs ediyorsunuz değerli arkadaşlarım? Bir ülkede küçük adamların gölgesi büyüyorsa o ülkede güneş batıyor demektir ama şuna inanın ki: AKP mezalimi, AKP zulmü bu ülkede güneşi batıramayacaktır. Bu ülkenin güneşi AKP tarafından batırılmayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.