AKİF EKİCİ

26. Dönem Gaziantep Milletvekili

HALKIMIZ HER ZAMAN FEDAKAR...

Türkiyenin vermiş olduğu ekonomik savaştan çıkışın yolu; ülkemizin kendi dinamiklerinden, öz kaynaklarından ve insanının gücünden geçmektedir. Dışarıdan gelen yardım ve krediler ile ekonomik darboğazdan kurtulamayacağımız çok açık.

Türkiye, yakın geçmişte uygulanan yanlış politikalar sonucu, bugün yaklaşık 250 milyar dolar borç yükü altında. 20 yıldan beri üretmeden tüketme anlayışı ile yaşamaya çalıştı. Bu anlayıştan dolayı,üretimle tükettim arasında büyük farklar oluştu. 148.3 katrilyon Lira olan 2003 yılı bütçesinde, borç faizi için 65 katrilyon ayrılırken, yatırımlar için 9.1 katrilyon lira ayrılmıştır. Faiz ödemeleri Türkiye bütçesini kemirmektedir. Bu rakamlarla borçtan kurtulmak, üretim ve istihdamı artırmak imkansız.

Türkiyenin borç batağından kurtulabilmesi için öncelikli olarak iç borç konusu çözümlenmeli. Bunun için de üretim başta olmak üzere, turizm, tarım gelirlerinin arttırılması gerek. Türkiye; üretim sektöründe, enerji fiyatlarının yüksekliği, adaletsiz vergi sistemi, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınamaması gibi nedenlerden dolayı gerekli ilerlemeyi sağlayamadı. Tarımda yıllardan beri uygulanan yanlış politikalar yüzünden gelir elde edemez duruma gelindi, turizmde de sahip olunan potansiyelin karşılığını bir türlü alamadı.

Bu çileye son verebilmek için devlet sorunlara kalıcı çözümler üretmeli, vatandaş da elini taşın altına koymalıdır. Şuan, ülke dinamikleri kendiliğinden harekete geçmiş durumda. Önemli olan, bu hareketi doğru yöne etkili ve verimli şekilde yönlendirebilmektir. Bu noktada, doğru politikalar belirleme ve halka gerekli güveni sağlama konusunda hükümete büyük görevler düşmektedir.

Başta vergi sistemi olmak üzere, birçok alanda yeni düzenlemeler kaçınılmazdır. Türk Vergi sistemi, mevcut haliyle, kamu finansman açıklarını büyütüyor. Türkiyede, kayıt dışı ekonomi her geçen gün daha ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Kayıt dışı ekonominin yüzde 50'lerin üzerinde olduğu bir ülkede tabana yayılmış bir vergi sisteminden söz etmek oldukça güç.
Vergi sistemimiz; eşitlik ve adalet ilkelerini gözetecek şekilde sade ve anlaşılır şekilde yeniden düzenlenmelidir. Daha çok vergi geliri elde edebilmek için, başta gelir ve KDV oranları olmak üzere, vergi oranları düşürülerek, vergi tabana yayılmalı ve kayıt dışı ekonomi kontrol altına alınmalı.
Üretimin önünde engel teşkil eden, yüksek enerji fiyatları, SSK prim oranları gibi unsurlar dünya standartlarına çekilmelidir.

Ekonomi üzerinde büyük bir yük olan kamu harcamaları kontrol altına alınmalı ve kamuda verimlilik artırılarak, gerekli güven ortamı sağlanmalıdır.

Bu noktada, hem devlete hem vatandaşa büyük görevler düşmektedir.

Gün birlik günüdür. Kurtuluş Savaşında nasıl insanlarımız canlarıyla bu ülkeyi savundularsa bugün de bu topraklar üzerinde yaşayanlar bunu yapmalıdır. Bizim halkımızın bu konuda son derece duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz. 17 Ağustos Depreminde yaşanan dayanışma hala hafızalarımızda. Ama, yapılan bu fedakarlıkların gerektiği gibi kullanılmadığına maalesef hepimiz tanık olduk.

Yine, bir seferberlik söz konusu... insanlarımız, yine sahip olduklarını vermeye hazır. Ancak bu konuda endişelerde çok fazla. Acaba, vereceğimiz paralar gerekli yerlerde, şeffaf bir şekilde kullanılacak mı?

Toplanan vergilerin veya yapılan yardımların nereye, nasıl harcandığı şeffaf bir şekilde topluma anlatılır ve insanımız buna inanırsa büyük bir mesafe kat edilebilir. İşte bu belirsizliklere rağmen, sahip olduğu birikimleri bu ülkenin kaynaklarından kazanan sanayicilerimiz, işçilerimiz, memurlarımız kendiliğinden harekete geçti.

Bizler de, Gaziantepli Sanayiciler olarak, bu konuda gereken fedakarlığı yapmaya hazırız.