2004 yılına girerken geriye bakıp geçen bir yılın değerlendirmesini yaptığımızda, ekonomide yaşanan gelişmeler, Avrupa Birliğine (AB ) tam üyelik, Irak Savaşı, Kıbrıs Meselesi ve İstanbul da yaşanan terör olaylarının 2003 yılına damgasını vurmuş olduğunu görürüz.
Bütün bu önemli olayları geride bırakarak yeni bir yıla girmenin hazırlığı içerisindeyiz.
Türkiye, 2003 yılına tek parti iktidarı ile girdi. Tek parti iktidarı, uzun yıllardan beri, bu şansa sahip olamayan ülkemiz adına oldukça önemli bir gelişmeydi. İşte bu yüzden, 2003 yılından haklı olarak hepimizin büyük beklentileri vardı. Ama ne yazık ki bu beklentilerimizin bir çoğunun gerçekleşmediğini hepimiz gördük. Çünkü 2003 yılına girerken yaşadığımız problemlerin büyük çoğunluğu hala çözüm beklemektedir.
2003 yılı içerisinde izlenen politikalarda sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine, genel olarak günü kurtaracak politikalar izlendiğini gördük. Tabii ki bu tür bir politika anlayışı ile Türkiyenin bir yerlere varması mümkün değildir.
Özellikle ekonomide büyük başarılardan söz edilmektedir. Ama, ekonomideki kırılganlık hala kendini yoğun bir şekilde hissettirmektedir. Ekonomi düşük enflasyon rakamları dışında, hala yığınla sorunla karşı karşıyadır. Her platformda dile getirilen üretimin önündeki engelleri kaldırmak adına maalesef, 2003 yılında da kalıcı adımlar atılamamıştır.
Ekonomisinin yarısının kayıt dışı olduğu bir ülkede güçlü bir ekonomiden söz edilebilir mi? 2003 yılında, kayıt altındaki vergi mükellefini ezen vergiler azaltılacağı yerde, daha da artmıştır. Ne zaman paraya ihtiyaç duyulsa, hemen yeni vergiler getirilerek sorunlar aşılmaya çalışılmıştır.
Türk sanayicisi hala dünyanın en pahalı elektriğini kullanmaktadır. Geçmişte dövizdeki artış bahane edilerek yükseltilen sanayi girdileri ve akaryakıt fiyatları, döviz fiyatları düşmesine rağmen hala yüksek seyrini korumaktadır. Yapılan küçük indirimler sembolik olmaktan öteye gidememiştir.
İşsizlik, Türkiyenin en acil çözüm bekleyen sorunlarının başında gelmektedir. Ve bu soruna çözüm bulunacağı yerde, uygulanan yanlış politikalar ile ülkemizdeki işsizlerin sayısı her geçen daha da artmıştır. Bugün asgari ücretle çalışan bir işçinin işverene maliyeti, 500 – 600 milyon TL civarındadır. Ama, işçinin eline geçen rakama baktığımızda yaklaşık bunun üçte biridir. Bu uygulama ile ne işsizliğe çözüm bulunur ne de mutlu bir toplum yaratılabilir. Bugün Türkiye nüfusunsun yüzde 15i açlık sınırında yaşamaktadır.
Ekonomide bunları yaşadığımız 2003 yılı içerisinde, dış politika da geçen yıllarda olduğu gibi, kronikleşen sorunlara çözüm bulunamadan geçti.
Ülkemiz açısından son derece önemli olan Irak Savaşı konusunda istikrarlı bir politika izlenememiş ve bugün Türkiye olması gerek noktanın çok gerisinde kalmıştır. Toplumun büyük kesimi karşı olmasına rağmen, Iraka asker gönderme kararı alınmış ama, asker gönderilememiştir. Bu istikrarsız politika sonucu Türkiye, Irakın yeniden yapılandırılması sürecinde saf dışı kalmıştır. Kendi çabaları ile bir şeyler yapmaya çalışan insanlarımız birçok sorunla karşı karşıyadır.
ABye tam üyelik sürecinde çok önemli adımlar atılmış gibi görünse de üyelik yolunda önemli bir mesafe kat edilememiştir. Birbiri ardına çıkarılan uyum paketlerinin ağzı bir türlü açılamamış, yaşama geçirilememiş, çıkarıldığı gibi durmaktadır.
Türkiye için çok büyük öneme sahip Kıbrıs konusunda, tıpkı Irakta olduğu gibi net bir politika izlenememiştir. Çözüm arayışında sürecin sonuna gelinmesine rağmen, Türkiyenin nasıl bir politika izleyeceği henüz netleşmemiştir.
İstanbulda yaşanan ve birçok vatandaşımızın ölümüne sebep olan terör saldırıları, her ne kadar failleri yakalanmış olsa da şehirlerimizin bu tür saldırılara ne kadar açık olduğunu ortaya koymuştur.
Ülke olarak işte bu kadar yoğun geçen 2003 yılını geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Temennimiz, 2004 yılı sonuna gelindiğinde, yine aynı sorunların tekrar yaşanmamasıdır.
Yeni bir yıla başlarken hepimiz yine haklı olarak büyük beklentiler içerisindeyiz.
Öncelikli olarak; Türk sanayinin önündeki engellerin bir an önce kaldırarak, dünya ile eşit rekabet koşullarının oluşturulması gerekmektedir. Aksi halde bugüne kadar zor koşullarda üretmeye çalışmış Türk sanayicisi, artık üretemez hale gelecektir.
Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, vergi tabana yayılmalı ve herkesten gelirine göre vergi alınmalıdır.
Ülkemizin en önemli problemlerinden olan işsizliğe çözüm bulabilmek ve daha fazla insanımıza istihdam yaratabilmek için, asgari ücretten alınan vergiler kaldırılmalı ve çalışan insanın eline daha fazla ücret geçmesi sağlanmalıdır.
Dış politikada ABye tam üyelik konusunda çıkarılan yasalar, biran önce uygulamaya konularak daha fazla zaman kaybedilmemelidir.
Kıbrıs konusunda, ülkemizin çıkarları ve Kıbrıs Halkının tercihleri doğrultusunda atılması gereken adımlar bir ivedilikle atılmalı ve bu konuda yaşanan belirsizlik sona erdirilmelidir.
2004 yılında; daha güçlü, daha müreffeh, sorunlarını çözmüş, ayrımcılığın ve şiddetin yaşanmadığı, sevgi, barış ve kardeşliğin egemen olduğu, üreterek tüketen bir Türkiye dileklerimle, bütün halkımızın yeni yılını kutluyorum.